Asitli ve Alkali Besin Nedir? Asitlenme Nelere Yol Açar? Asitlenmeyi Azaltan Yiyecekler Nelerdir?
Uzun zamandır Alkali Beslenme ile ilgili yazmak istiyorum ve çok kapsamlı bir yazı hazırladım. Fonksiyonel Tıp Yaklaşımında Gökkuşağı Beslenme ve günde 10 porsiyon sebze tüketme prensipleriyle sağlığa doğru gittiğimizi hep anlatıyorum. Alkali Beslenme de bu yaklaşımla çok örtüşen bir bakış açısına sahip. Fonksiyonel Beslenmeden farkı ise asit yükünü arttıran ve azaltan yiyecekler üzerinden gidiyor.
1- Asit ağırlıklı beslenme ve yağ ilişkisi
Vücudumuzda çalışan tüm sistemler; sindirim, büyüme, hücre yenilenmesi, hormonal ve diğer sistemlerin çalışması metabolik olaylardır. Vücudumuz kendi metabolizması sebebiyle her gün asit artıklar oluşturup bunları temizler.
Beslenmemiz asit yapıcı besinlerden olursa asitlenme daha da artar ve yağ yakımı zorlaşır. Vücudun asit yükünü azaltmaya yardımcı alkali besinler tüketirsek vücut sıvılarımız da alkali bir PH seviyesine doğru gider. Bu şekilde metabolizmamız daha az zorlanır ve sağlıklı çalışmaya başlar.
Asit ağırlıklı bir beslenme ile vücut atamadığı asidi paketleyip yağ hücreleri içinde saklamak üzere depolar. Bu depolanan yağlar önce basen ve kalça bölgesinde, daha kritik durumlarda en yakın olan bel bölgesinde depolanır. Asit içeren yağ depoları arttıkça vücutta hastalıklara sebep olur.
2- PH nedir? Ne işe yarar?
Sıvılardaki Hidrojen (H+) iyonunun miktarını gösteren PH değeri 0-7 arasında ise asit, 7-14 arasında ise alkali sıvı olur. Hidrojen (H+) iyon konsantrasyonu vücudun iyilik durumunun genel bir göstergesidir.
Vücuttaki tüm sıvıların bir PH değeri vardır. Kanın ideal PH değeri 7,35-7,45 arasındadır. Bu hafif alkali kan değeri hep aynı aralıkta tutulur. Bunu sağlamak için asit giderici tampon sistemleri kullanılır. Asitleri vücuttan atmak için idrar, ter, dışkı, nefes vermeyle sonuçlanan işlemlerdir. Kanın PH'ını aynı seviyede tutmak için vücut diğer sıvıların PH'ını değiştirir.
3-Asitli ve Alkali besin nedir?
Proton yüklü atomların çok olduğu sıvılar asitlidir. Bu atomlar kendilerine fazladan elektron alacağı yapılar arar ve çevresine saldırır. Bu protonların bildiğimiz diğer adı ise Serbest Radikaller'dir. Serbest radikaller asittir.
Fazladan elektronu olan ve serbest radikallere elektron veren maddeler ise alkalidir. Bu maddeler elektron verme kapasitesiyle ortamı sakinleştirirler. Antioksidanlar alkalidir.
Vücuda ne kadar çok elektron yüklü besin girerse o kadar alkali oluruz. Fazladan elektron taşıyan her madde alkalidir ve aynı zamanda antioksidandır. Asit yükünü azaltarak ve Alkali rezervini arttırarak vücudumuza destek olabilir ve sağlıklı olabiliriz.
4- Asitlenme nasıl Osteoporoz’a sebep olur?
Kanser, Kolesterol, Osteoporoz gibi hastalıklar ve selülit gibi bazı etkiler asitlenmenin sonucudur.
Asitlenmeyi tamponlamak için kalsiyum ve magnezyum mineralleri kullanılır. Kandaki kalsiyum ve magnezyum bittiğinde kemiklerden çalınır. Fazla asitlenme sonucunda vücutta kalsiyum ve magnezyum depoları boşalır ve kemik erimesine sebep olur. Osteoporozun sebebi kronik asitlenmedir.
5- Asitlenme başka nelere sebep olur?
Kolajen asitlenme sebebiyle sertleşir ve kolajenden oluşan eklemler ve cilt esnekliğini kaybeder. Bu şekilde ciltte kuruma, kırışıklıklar ve yaşlanma meydana gelir.
Hücre zarı sertleşmesine ve beyinde hücreler arası iletişimin yavaşlamasına sebep olur. Hücre zarının asitlenme ile sertleşmesi hormonlardan gelen emirleri uygulamayı zorlaştırır.
Uykusuzluk, kronik yorgunluk, depresyon hali, hafıza sorunları asitlenme kaynaklıdır.
Diş çürümesi ve diş eti çekilmesi, tiroid fonksiyonları azalması, hızlı yaşlanma, insülin duyarsızlığı, böbrek taşı oluşumu, yağlanma ve selülit asitlenme kaynaklıdır.
6- Asitlenmeye yol açan yiyecekler nelerdir?
Doymuş yağlar; içerdikleri Hidrojen (H+) iyonlarıyla, Hidrojene doymuş yağlardır ve fazladan Hidrojen alamazlar. Bu sebeple vücudun asit yükünü azaltamazlar. Enerji için yakıldıklarında ortaya çıkan hidrojen ve karbondioksit sebebiyle asitlenmeyi arttırırlar.
Çoğu paketli gıda içerisinde veya hazır yiyecekte bulunan Trans yağlar, Hidrojene yağlar, Kızartma yağlarının kendileri asit yüklüdür. Bu yağlardan enerji elde ederken vücudun alkali rezervi çok azalır.
Şeker en önemli asitlenme kaynağıdır. İnsülin metabolizması ile uzaklaştırılamayan fazla şeker insülin olmadan girebileceği hücrelere gitmek ister. Öncelikle vücutta en çok bulunan protein kollajen’e, damar çeperleri, bağışıklık hücreleri, akciğer, böbrek, karaciğer, beyin hücreleri ve eritrositlere saldırır. Diyabete bağlı birçok hastalığın gelişmesine sebep olur. Fruktoz (meyve şekeri) bizi normal şekerden daha fazla yaşlandırır.
Hayvansal proteinlerin kendisi asitli olmasa da sindirim sonrası çıkardıkları ürünler sebebiyle asitlenmeye sebep olur. Buradaki asitlenmeyi azaltmak için vücut kemik ve kaslardan kalsiyum ve magnezyum çalar.
Süt ve peynir grubunda bazı proteinler bağırsakta bağışıklık hücreleri duyarlılık gösterir. Bunlara karşı yapılan saldırı vücutta enflamatuar maddelere ve böylece asitlenmeye sebep olur. Asitlenme ile ihtiyaç duyulan kalsiyum bu yiyeceklerde bulunandan fazladır ve kalsiyum kemiklereden çekilir.
Gluten içerisindeki gliadin proteini sebebiyle bağışıklık sistemini uyarır ve enflamatuar maddelerle asitlenmeye sebep olur.
İşlenmiş ürünler, salam, sucuk gibi gıdalar, kömür ateşinde pişmiş etler, kızartmalar da asitliği arttıran gıdalardır.
7- Asitlenmeyi azaltan yiyecekler nelerdir?
Doymamış yağlar; hidrojene doymamış yağlardır, dolayısıyla serbest radikallerden hidrojen alarak vücudun asit yükünü azaltabilirler. Bu sebeple alkali yağlardır.
Omega 3 yağların hidrojenleri alabilecek doymamış yerleri çok fazladır. Bu şekilde kandaki asitlerin hücre zarı ve damarlarına zarar vermesini engeller. Omega 3 yağlar LDL kolesterolle aynı işi yapar, damar sağlığı için faydalıdır.
Diğer hayvansal proteinler doymuş yağları sebebiyle asitlenmeye katkıda bulunurken, balık eti içeriğindeki Omega 3 sebebiyle vücudun asidini temizlemeye yardımcıdır.
Mineral açısından zengin tuzları kullanmak
Aralıklarla ve bol su içmek, PH’I 7’ye yakın suları tüketmek
8- Alkali beslenmek için neleri nasıl yiyelim?
Kırmızı et gibi asitli yiyecekleri alkali oluşturan yiyeceklerin ¼ oranında tutmak (zamanla 1/3’e düşülebilir)
Alkali su içmek (bir litre suya bir çimdik karbonatla suyu alkali yapabilirsin), kahve, çay, şekerli ve gazlı içecekler gibi asitli içeceklerden uzak durmak
İşlenmiş ve minerallerinin neredeyse hepsini kaybetmiş sofra tuzu yerine deniz tuzu veya himalaya tuzu kullanmak
Keten tohumu, kivi, semizotu, ceviz, badem, fındık gibi bitkisel Omega 3 kaynakları ve tohumları tüketmek
Somon, hamsi, uskumru, ton balığı gibi hayvansal Omega 3 kaynakları tüketmek (konserve balıkları BPA içeriğinden dolayı hiç önermiyorum)
Zeytinyağı, hindistancevizi yağı, avakado ve tohum yağlarını tüketmek
Kırmızı eti sınırlamak, doğal yetişmiş balık ve beyaz eti tercih etmek
İnek sütü ürünleri yerine keçi, koyun, manda sütü ürünlerini tercih etmek ve sınırlı tüketmek
Bol bol çiğ sebze veya az pişmiş sebzeyi beslenmeye dahil etmek. Sebzelerin renkleri koyulaştıkça alkali yapma güçleri artar.
D vitaminini iyi bir seviyeye getirmek
Mayalı gıdalar, alkolden uzak durmak
Limon ve doğal elma sirkesi kullanmak
Comments